top of page

Kıskançlığa Dair


"Hayatında en değer verdiği insan ben olmalıyım."

"Benim dışımda birini beğenmesine katlanamıyorum."

"Bir başkasının da onun için özel olmasını kabullenemem."

"Ben tek başıma ona yetebilmeliyim."

"Etrafında onu beğenen insanların olması bana kendimi tehlikede hissettiriyor."

"Sosyal medyada kimleri takip ettiğini, kimlerin paylaşımlarını beğendiğini kontrol etmekten kendimi alıkoyamıyorum.

"Bir fotoğraf beğenisi bile benim için çok fazla şey ifade edebiliyor."

Kıskançlığın farklı görünümleri olmakla birlikte, eğer yukarıdaki ifadeler ve benzerleri sıklıkla aklınızdan geçiyorsa kıskanma duygusunu yıpratıcı bir düzeyde yaşıyor olabilirsiniz.

Kimimiz "kıskanç" olarak etiketlenmekten kaçınma çabasıyla, kimimiz ise "seven kıskanır" klişesinin arkasına saklanma telaşıyla bu duygunun çıkış noktasını keşfetmekten uzaklaşırız.

Şimdi bir göz atalım.

Neden Kıskanırız?

  • Eğer kuşkucu bir yapımız varsa, kıskançlığın yıkıcı görünümleriyle karşılaşmamız yüksek ihtimaldir.

"İnsanlara güven olmaz."

"Herkes herkesi aldatır."

"Sevgilimin aklını çelmeye çalışabilirler, kendimi garantiye almalıyım."

Yukarıdakilere benzer düşüncelerin katkısıyla sevgilimizi sürekli kontrol etme ve bizi aldatmadığından emin olma ihtiyacı hissedebiliriz. Sosyal medyanın hayatımıza her geçen gün yeni "imkanlar" katmasıyla kuşkucu yapımızın pekişmesi de kaçınılmazdır.

WhatsApp mesajlarının saat kaçta okunduğu, sevgilimizin en son saat kaçta online olduğu, Instagramda kimleri takip ettiği, kimlerin fotoğraflarını beğendiği, bizim fotoğraflarımızı beğenip beğenmediği ve benzeri şekillerde kişileri takip etme olanağımız arttıkça bu olanakların hepsini kullanmak isteriz. Eskiden ihtiyaç hissetmediğimiz bilgilere artık erişebiliyor olmamız, o bilgileri bizim için önemli hale getirir. Ulaştığımız her bilginin bizi rahatlatacağını umarız ama yanılırız. Çünkü her defasında daha fazlasına ihtiyaç duyarız.

Bize her geçen gün daha fazla bilgiye ulaşma imkanı sağlayan teknolojiye de buradan teşekkürlerimizin yanında bir dolu sitem de iletebiliriz.

  • İçten içe sevgi yoksunluğu çekiyor olmak da kıskançlığın kökenlerinde yer alabilmektedir.

Eşimizin dışarıya yöneldiği her anı, bize karşı sevgisinin azalması şeklinde yorumlama eğiliminde olabiliriz. Örneğin, eşimizin yeni bir hobi edinmesini veya arkadaşlarıyla bizi dahil etmeden planlar yapmasını artık bizden sıkıldığı ve hatta yakın zamanda bizden tamamen uzaklaşacağı şeklinde yorumlama eğiliminde olabiliriz. Bu yorumlar sebebiyle kıskançlık yapabilir, eşimizi kısıtlama ihtiyacı hissedebiliriz.

Sevildiğimizi hissetmek için çok fazla şeye ihtiyacımız vardır ve bunların sağlanamaması durumunda tepkisel oluruz, en ufak bir ilgisizliği sevginin azalması şeklinde yorumlarız ve tavırlarımız da bu yorum etrafında şekillenir.

  • Yetersizlik hissi de kıskançlığı körükleyen faktörlerdendir.

İçten gelen yetersizlik hissiyle birlikte eşimizin çevresindeki kişilerin bizden çok daha cazip olduklarını düşünürüz. Sırf bu kişilerin varlığı bile eşimize karşı kıskanç tavırlar sergilememiz için yeterli olabilmektedir. Çünkü bu kişileri tehdit olarak algılarız ve bir gün eşimizin de bu kişilere ilgi duyabileceğinden korkarız.

Yetersizlik hissinin bir diğer görünümü ise eşimizle kendimizi kıyaslamaktır. Eşimizin işindeki ve statüsündeki artış, ona asla yetemeyeceğimiz inancına kapılmamıza neden olabilir. Bu inanç, eşimizin herhangi bir başarı göstermesi durumunda içten içe kendimizi tehdit altında hissetmemize yol açabilir. Tehdit altında hissetmenin bir getirisi olarak da eşimizle ve aslında daha çok kendimizle savaşırız. Eşimizin işini kıskanırız, işine gösterdiği ilgiyi gözümüzde büyütebilir, bu ilgiye çok başka anlamlar yükleyebiliriz. Ama aslında içimizde kendi yeterliğimize dair çok daha büyük bir savaş kopmaktadır.

  • Onaylanma ihtiyacımızın yoğunluğu da bizi yıpratıcı bir kıskançlığa sürükleyebilmektedir.

Herhangi bir alanda eşimizin bir başkasını bizi onayladığından daha fazla onaylaması da kendimizi tehdit altında hissetmemize sebep olabilmektedir. Her daim onaylanmak ve eşimizin çevresinde en çok takdir ettiği insan olmak isteriz. Çünkü ne kadar onay alırsak, sevgilimiz bizi ne kadar takdir ederse, o derece sevildiğimizi hissederiz. Onay ile sevgiyi eşleştirmişizdir.

O yüzden eşimizin gözündeki yerimizi ve ilişkimizi garantiye almak adına her alanda onay almaya çabalarız. Eşimizin bir iş arkadaşına duyduğu mesleki yönde bir hayranlık bile bizi tedirgin edebilir.

  • Kıskanmak sanılanın aksine karşı tarafla değil, doğrudan kendimizle ilgili bir durumdur. Bu durumda, kıskançlığımıza gerekçe gösterdiğimiz "seviyorum" ifadesi yetersiz kalmaktadır.

O yüzden "seven kıskanır" ve hatta "kıskanmıyorsa sevmiyor demektir" kalıplarının arkasında saklanmayalım!

  • Kıskanma duygumuzun arkasında nelerin saklandığını incelemeye cesaret etmek bize yardımcı olabilir.

Kıskançlıkla birlikte ortaya çıkan tavırlarımızın, davranışlarımızın arkasındaki motivasyon ne?

Neyi sağlamaya veya neyi yıkmaya çalışıyoruz?

Bu davranışlarımız sonrasında görmeyi umduğumuz sonuç ne ve bu sonuç bize ne sağlamış olacak?

Sevildiğimizi mi hissedeceğiz?

Yoksa güvende mi?

Ya da onaylanmış mı?

  • Kıskanmamak için eşimize yönelik taleplerimizin, ondan beklentilerimizin neler olduğunu incelemekte fayda var. Karşı tarafın özel alanına ne derece müdahale ediyoruz, bu alanı ne derece daraltıyoruz?

Eğer bu beklentiler uç noktalardaysa, yeniden düzenlemekte ve daha azıyla nasıl yetinebileceğimizi düşünmekte fayda var. Sevgilimizden talep ettiğimiz her şeyi biz yapıyor ve sonrasında "ben onun için ne fedakarlıklar yaptım, o da bunu yapıversin" şeklinde cümleler kuruyor olabiliriz. Ancak bu fedakarlıkları yapmak da yine bizim kararımız ve birebir aynılarını karşı taraftan bekleyemeyiz.

Bize oldukça ufak görünse bile, sevgilimizin kendi dünyasında aslında ne derece büyük fedakarlıklarda bulunduğunu bilemeyebiliriz.

Sonuç olarak kendimize sormamız gereken sorular hemen hemen aynı:

  • "Şu an kıskandığım durumun bana dokunan noktası ne?"

  • "Sevgilimi bu alanda kısıtladığımda ne hissedeceğim, ne kazanmış olacağım?"

  • "Eğer tepki göstermezsem, kısıtlamazsam, bu ilişkimiz için ne anlama geliyor?"

  • "Beni asıl korkutan şey ne?"

  • "Korkularım ne derece gerçekçi?"

  • "Aldığım önlemler ne derece sağlıklı?"

  • "Mutlak bir güven, sevgi ve onay hissetmem için neye ihtiyacım var?"

Kıskanma duygusu uç seviyelere çıktığında oldukça yorucu ve yıpratıcı bir hal alabilir ve en önemlisi yıkıcı davranışlara sebep olabilir.

Bu davranışlar her ne kadar ilişkimizi koruma çabası içerisinde kendilerini gösterse de, tam da korumaya çalıştığımız şeyin kıskançlığımız sonucunda elimizden kayıp gitme ihtimalini göz önünde bulundurmakta fayda var.

 

Bir sonraki yazıyla birlikte "Kariyer" konusuna yöneliyoruz :)

  • Grey Twitter Icon
bottom of page