Sevgililer Günü İçin Kendine Ne Aldın?

Herkesin hayatındaki kişilere sevgisini iletme şekli farklı olabilir, kimisi sözleriyle, kimisi pahalı hediyelerle, kimisi sürprizlerle sevgisini ifade şeklini kuvvetlendirmek ister. Kimisi çabasızdır ve hatta hoşlanmaz sevgisinin türlü kutlamalarla ölçülmesinden...
Doğum günleri, yıl dönümleri, sevgililer günü...
Kutlamalar keyif verebilir, hediyeler mutlu edebilir, ancak bazılarımız için bu günler birer stres faktörü haline gelmiş durumda. Ne hediye alacağını bilememek ve beklentileri karşılayamama ihtimalinin yarattığı endişenin yanı sıra bazılarımız bir de kendi beklentilerinin karşılanmaması ihtimaline karşı da tedirginlik yaşamaktadır.
İki duruma da ayrı ayrı değinecek olursak;
Öncelikle, eğer ki böylesi özel günler bizi heyecanlandırmak yerine stres yaşamamıza sebep oluyorsa, kutlama şeklimizin beğenilip beğenilmeyeceği aklımızı çok fazla kurcalıyorsa, orada ters giden bir şeylerin olması yüksek ihtimaldir. Çünkü yaşadığımız şey, yüksek ihtimalle sevgilimizi mutlu etme hevesi ve bu çabanın eşlik ettiği tatlı bir telaş olmaktan çok, bir performans kaygısı, "ya başarısız olursam" korkusudur.
"Başarılı bir sevgili" olma çabası ise, "başarısız" olduğumuz anlarda ne olmasını beklediğimiz sorusunu akla getirmektedir.
Özel bir günü "en yeterli şekilde" kutlayamazsak eğer, partnerimizden nasıl bir tepki almayı bekliyoruz?
"Başarılı bir sevgili" olamamamız, ilişkimiz için ne anlama geliyor?
Partnerimizin memnun olmama ihtimalini en aza indirmeye çalışarak aslında sağlamaya çalıştığımız şey nedir?
Onaylanmak, takdir edilmek, vazgeçilmemek ve belki de en temelinde sevilmek.
Eğer ki sevilebilirliğimizi, partnerimize sürprizler yaparak, ona en "başarılı" hediyeleri alarak garanti altına alma ihtiyacımız varsa, ilişkimizde ne kadar sevildiğimizi değerlendirmeden ve sevilmeye devam etmenin yollarını arama telaşına düşmeden önce, kendimizi ne kadar sevdiğimiz üzerine düşünebiliriz.
Aynı durum, partnerimizin özel bir günü unutup unutmayacağı, özenli bir şekilde kutlayıp kutlamayacağına dair endişelendiğimiz anlar için de geçerlidir.
Yeterince sevilmediğimize dair düşüncelere kapılmamız bir kutlamanın ne derece "yeterli" yapıldığına mı bağlıdır sahiden?
Eğer ki biz kendimizi yeterince sevmiyorsak, her an hayatımızda değer verdiğimiz insanların da bizi yeterince sevmedikleri gerçeğiyle yüzleşme korkusu yaşamamız yüksek ihtimaldir.
Bu durumda partnerimizin birçok davranışını da bu sevginin yetersizliğine yorma eğiliminde olabiliriz. Aslında özel günlerde bizi endişelendiren tam da bu eğilimimizdir.
Yeterince sevilmediğimiz düşüncesinden kaçınmak için partnerimiz bize her daim özenli olsun isteriz, çünkü biliriz ki özenli olmadığı anlarda kendimizi yine o sevgisizlik kuyusundan aşağı atmaya hazırızdır.
O kuyuya hep birilerinin bizi ittiğini sanırız ama aslında her defasında en hafif bir rüzgarda dengemizi kaybedip kendimizi yer çekimine teslim eden de bizizdir.
Bu rüzgar kimi zaman kendimizi sevdirmek uğruna gösterdiğimiz aşırı fedakarlıklar, kimi zaman da beklentimizin altında gelen bir kutlama mesajıdır ama her defasında olan bitenden "sevilmediğimiz" anlamını çıkarmaya hazırızdır.
Sevgiyi ne kutlamalarla ve hediyelerle garanti altına alabiliriz ne de bize yapılan abartılı sürprizler o sevginin samimiyetini, gerçekliğini gösterir.
Kendimizi sevemediğimiz sürece bunların hiçbirisi, ulaşmasını istediğimiz noktaya ulaşamaz. Zihnimiz, partnerimizden nasıl bir tavır görürsek görelim yeterince sevildiğine inanamaz.
İşte bu yüzden bu sevgililer gününde, sevgisini kaybetmekten korktuğumuz kişiyi memnun etme telaşı bize neler yapıyor öncelikle bunun bir farkına varalım.
Sevdiğimiz kişiyi sevindirmenin derdi, bize zarar verecek bir noktaya mı ulaşıyor bir inceleyelim.
Ve en önemlisi, ne kadar sevilebilir olduğumuzu görebilmek için bir diğer kişinin bize yapacağı sürprizleri beklemeyelim, kendi değerimizi bu sürprizlerin niteliğine göre ölçmeyelim.
İlişkilerimizin temeli, kendimizle kurduğumuz veya kuramadığımız ilişki üzerine inşa ediliyor. Bu sevgililer gününde o temeli sağlamlaştırmak adına bir adım atalım ve bu defa ilk "hediyeyi" kendimize alalım.. :)